Öğrenilmiş çaresizlik kuramının temeli, bireyin pasifliği, eyleme geçememesi ve yaşamını kontrol edememe duygusunun, bireyin daha önceden kontrol etmeye çalıştığı ama başarılı olamadığı yaşam olayları ve travmalar sonucu geliştiği şeklindedir. Bu durumun daha sonra depresyona yol açtığı görülmüştür.
Kaçamayacakları elektrik şokuna maruz kalan köpeklerin davranışlarını açıklamak üzere geliştirilmiş bir öğrenme kuramıyken daha sonra insanlardaki depresyonun bazı çeşitleri için model olabileceği düşünülmüştür. Elektrik şoku verilen köpekler ilk şoku aldıktan bir süre sonra koşuşturup şoktan kaçmaktan vazgeçiyorlar ve acı verici bu uyaranı pasif bir şekilde kabulleniyorlar. İlk kaçma girişimlerinin sonuçsuz kalmasıyla kabullenme sürecine giriyorlar. Deneyin sonraki aşamasında köpeklerin şoktan kaçması için fırsat tanınıyor, fakat köpekler kaçınma davranışını bırakıp bir köşede inleyip şoka maruz kalmaktan kaçınmayı bırakıyorlar. Bu araştırmayla kontrol edilemeyen itici bir uyarana maruz kalan hayvanların çaresizlik duygusu geliştirebilecekleri ileri sürülmüş daha sonraki kontrol edebilecekleri stresli durumlarda da performans ciddi ve olumsuz yönde etkilenmiştir. Acı veren uyaranlar karşısında etkili bir şekilde yanıt verme motivasyonu ve yeteneği kaybolmuş görünmektedir.
Depresyondaki insanlarda da durum böyledir. Stres karşısında pasif kalıp başa çıkmalarını sağlayacak faaliyetlere başlayamamaktadırlar. Depresyonda olan bireylerle yapılan araştırmada da benzer sonuçlar bulunmuştur. İştahsızlık başlamıştır, yemede güçlük çekip kilo kaybetmişlerdir. Ayrıca bir çok depresif kişinin kendilerini başarısızlıklarından sorumlu tuttuğu gözlemlenmiştir. Hem çaresizliği öğrenen hem de kendini suçlayan depresif bireylerin durumu da yükleme kavramıyla açıklanmaktadır. Yükleme bir kişinin davranışı için olan açıklamasıdır. Başarısızlıkla karşılaşan bir birey bu durumu bir nedene yükleyecektir. Bu daha sonraki yaşam olaylarına karşı tutumunu da ekiler. Bu yüklemeler kişinin kendi içsel süreçlerine atıfta bulunduğu genel yüklemeler olabilir. “Hiçbir şeyi asla doğru yapamam” gibi. Kalıcı faktörlerle yüklemeler olabilir. “Matematikte asla başarılı olamam” gibi. İçsel faktörlere yüklemeler olabilir. “ Ben bir aptalım.” gibi. Özellikle kalıcı ve içsel faktörlere yapılan yüklemeler benlik değerini düşürmektedir. İnsanlar olumsuz yaşam olaylarını kalıcı ve genel değerlere yükledikleri zaman depresyona girerler, bu olaylardan kendilerini sorumlu tuttuklarında da benlik saygısının çökmesine neden olur.
Çaresizlik öğrenildiğinde “yapamıyorum, nasıl yapacağımı bilmiyorum, ben başaramam, yapamayacağımı biliyorum” gibi olumsuz cümleler telaffuz edilmeye başlanır. Kişi çaba harcamaktan vazgeçer, olumsuz uyaranlara pasif bir şekilde maruz kalmaya devam eder. Yapabileceğini gösteren her şeyi bilindışı süreçlerinde reddeder. Bu durumda şunu bilmek çok önemlidir. İnsan çaresizliği öğrenebileceği gibi güçlülüğü de öğrenir. Çok ciddi travmatik yaşantılardan sonra hayata yeniden daha güçlü sarılan insanlar çoktur.
Sirklerde tonlarca ağırlığındaki fillerin ayaklarında ince bir zincir olduğunu gören küçük bir kız babasına sorar. Neden bu fillerinin incecik zincirleri kırıp kaçamadıklarını merak eder. Babası bu durumu küçük kızına şöyle açıklar. “ Bu filler henüz yavruyken ayaklarına kaçamayacakları kalın zincirler bağlanır. Bir süre kaçmaya çabaladıktan sonra filler çaba harcamayı bırakıp durumu kabullenirler. Şimdi büyüyüp dev canlılar olduklarında da bu durum değişmez. Bir kere çaresiz olduklarını ve ne yaparlarsa yapsınlar kaçamayacaklarını öğrenmişlerdir. Koşullar değişse de bilgi değişmez. Onları kaçmaktan alıkoyan asıl zincir beyinlerindedir.”
Çaresizlik öğrenilebildiği gibi bütün zincirler kırılıp güçlülükte öğrenilebilir. Beyinlerimizdeki zincirleri fark edebilmek bu noktada çok önemlidir. Hayat ve koşullar sabit değildir. İnsan değişime gelişime açık bir varlıktır ve benzer durumlarda aynı sonucun alınması her zaman olası değildir. Bu noktada zincirlerimizi fark edip kırmak için çaresizlik içeren her düşüncenin üzerine gitmeli, önce beynimizi sonra ruhumuzu özgür bırakabilmeliyiz. Hemen şimdi yapamayacağımızı düşündüğümüz her şeyi gözden geçirme vaktidir. Zincirsiz bir yaşam da sadece bizim elimizdedir .
Psk.Nur GEZEK