DİP NOKTA DEPRESYON: Bazen dibe vurmak sürekli düşüyor gibi hissetmekten daha iyidir.
Depresyon kişinin zihinsel,duygusal,bedensel ve davranışsal faliyetlerinde belirgin bir bozulma olarak kendisini gösteren psikolojik bir problemdir.
Umutsuzluk,kaygı,güvensizlik,içsel sıkıntı,iştah ve kilo kaybı,yada tıkınırcasına sürekli yemek yeme,uykusuzluk yada uykuya aşırı düşkünlük,dünyayı karanlık, güvenilmez kötü bir yer olarak algılama, cinsel isteğin kaybı,alkol ve madde kullanımı gibi fiziksel ruhsal ve zihinsel süreçleri etkileyen, kişinin ruh halinde çökkünlük ve hayattan zevk alamaması ile karakterize ruhsal bir problemdir.
Dip noktadır aslında depresyon. Hayatımızda bişeylerin iyiye gitmediğinin işaretidir. Dış dünyada her ne yaşanırsa yaşansın içsel süreçlerimizde bişeylerin kötü gittiğinin sinyalidir. Bir danışanımın dediği gibi,dibe vurmak ve hayata yeniden göz atmak gereksinimidir. Moladır,soluklanma ihtiyacıdır ruhumuzun,yeter artık diyebilmenin zamanı gelmiş demektir. Eğer duyabiliyorsak iç sesimizi, kendimizi revize etme vaktidir.
Depresyonda olan kişinin içgörüsü zayıfladığı için olaylara bakış açısının değişmesi olasıdır. Algı ve realite farklı olduğu için tedavi sürecinde kişinin içgörü kazanması,olaylar ve kişilerle ilgili algılarının yeniden yapılandırılması, olumsuz otomatik düşüncelerin – ben gerçekten sevilmeye layık değilim gibi- olumlularıyla değiştirilmesi gerekmektedir. Kişiyi rahatsız eden ve bastırılmış bir takım duygu ve düşüncelerin farkına varması sağlanıp, hayat kalitesinin arttırılması hedeflenir. Suçluluk duyguları ve pişmanlıklar belirlenip bunlar çözümlenir.
Evet bazen dibe vurmak iyidir, ama daha da önemlisi dibe vurduğunu görebilmek ve orada kalmamayı seçebilmektir. Gerçek sağlık, ruhsal yapımızın sağlıklı olmasından geçmektedir. Ruhsal sağlığımız bedensel sağlığımızı da etkilediği için sağlıklı olmayı seçebilmek gerekir. Bunun içinde psikoterapi süreci çok önemlidir.
Depresyon tedavi edilmediğinde kronikleşebilir. Kronik depresyon distimi olarak tanımlanır. APA (American Psychological association) ya göre distimi şöyle tanımlanır: Son iki yıldır depresif ruh halinde olmak ve bunun yanı sıra,
- İştah azalması veya aşırı yemek
- Sürekli yorgunluk durumu
- Düşük benlik algısı
- Uyku bozuklukları
- Yoğun ümitsizlik duygusu
- Yoğunlaşamama
- Kararsızlık
durumlarının en az iki tanesinden yakınmak gerekmektedir. Distimik birey sürekli bu şikayetlerden muzdarip olduğunu söyler, semptomlar çok şiddetli değildir, bu yüzden distimi farkedilmeden yaşam biçimi haline gelebilir ve kişi bu şikayetlerinden dolayı sürekli çevresinden ilgi bekler hale gelebilir. Çevresi de kişiyi bu yönde bilinçli olunmadığı için beslediği sürece çok şiddetli olmayan bu durum kişinin yaşam şekli haline gelip, kişide iyileşme isteğini ortadan kaldırabilir. Psikoterapi sürecinde kişinin bu ikincil kazançlarının ortadan kaldırılması gerekmektedir. Kişiyi semptomlarını beslemeden hayata tutunması için yüreklendirmek, geçmişten bu güne taşıdığı öfke, kırgınlık gibi duyguları aşabilmesi için desteklemek, olumsuz düşüncelerine çok dikkat çekmemek için kişinin ailesini de bilinçlendirmek ve bu yolla ilgi görmesini de engellemek gerekir. Negatif otamatik düşüncelerinin olumlularıyla değiştirilmesi gerekir.
Evet bazen dibe vurmak sürekli düşüyor gibi hissetmekten daha iyidir. Yaşamımızın ve içsel psikolojik süreçlerimizin bize verdiği mesaj bizim yaşadığımız hayata ait olmadığımızın sinyallerini taşır bazen. Kendisini psikolojik problem yada hastalık olarak ortaya koyan bu durumdan bile çok olumlu sonuçlar çıkarmak mümkündür. İyileşmek, ait olduğumuz koşullara sahip olmak için içsel sıkıntılarımız bizi yeni bir yolculuğa çıkmamız için zorlar. Bilinçaltımız bizim hayatta kalmamız,güvende olmamız için otomatik çalışan bir koruma görevlisi gibidir. Psikolojik sorunlar da bizim hayatımızda bir şeylerin yanlış gittiğinin en iyi işaretidir. İyi olmayı seçmek de bazen sahip olduklarımızdan vaz geçmek anlamına gelebilir. Gerçeği çarpıtıp, daha sonra çarpıtılmış bu bilgiyi gerçekmiş gibi benimsemek ruhsal süreçlerimizi olumsuz etkiler, toplumsal uyumumuzu bozar,bir çok ruhsal probleme yol açabilir. Bunun için psikoterapi süreci her birey için ciddi psikolojik sorunlardan muzdarip olmasa bile, çok önemlidir. Kişinin kendisini duygu,düşünce ve davranışlarını sağlıklı değerlendirip, bu etkileşmeyi anlayabilmesi, bu etkileşmenin yaşamındaki izdüşümlerini görebilmesi, önemli kararlar almadan önce kendi içsel süreçlerini değerlendirip sağlıklı seçimler yapabilmesi, bu seçimlerin sorumluluğunu alabilmesi için içgörü kazanmaya ihtiyacı vardır. Buda psikoterapi süreciyle gerçekleşebilir. Dibe vurmadan, yada sürekli düşüyor gibi hissettiğimizde gerçekten ciddi psikolojik sorunların eşiğine gelmeden her sağlıklı bireyin de zaman zaman danışmanlık hizmetlerinden ve uzman desteğinden yararlanması gerekmektedir. Ben sağlık için kendi elinizden tutun derim, gerçekten dibe vurmadan önce.
Psk. Nur GEZEK